Yılmaz, sosyal medya platformunda, İsrail Dışişleri Bakanı Saar’ın yaptığı açıklamalara yanıt vererek fikirlerini paylaştı. Yılmaz, burada özellikle antisemitizm konusuna dikkat çekti. “Bizim medeniyetimiz hiçbir zaman anti-semitik olmadı,” cümlesiyle antisemitizmin kökenlerinin Avrupa tarihine dayandığını ön plana çıkardı. Yılmaz, bu noktada Netanyahu hükümetinin uyguladığı işgal, soykırım ve etnik temizlik politikalarını eleştirerek, bu durumu reddetmenin antisemitizm olarak nitelendirilemeyeceğini vurguladı. Yılmaz’a göre, dünya genelinde yükselen antisemitizmin sorumlusu, İsrail yönetiminin izlediği insani değerlerden uzak, saldırgan politikalarıdır.
Bunun yanı sıra Yılmaz, açıklamalarına devam ederek toplumda yaşanan acı olaylara da dikkat çekti. “İstiyorlar ki çocuklar katledilirken dünya sussun,” diyerek, süregeldiği iddia edilen insanlık dramına karşı sessiz kalınmaması gerektiğini belirtti. Bir halkın yok edilmesi ve vatanından sürülmeye çalışılması gibi durumların yaşandığı bir iklimde, herkesin susmasının beklenemeyeceğini ifade etti. Yılmaz, “Yaşanan vahşeti reddeden Yahudiler dahil olmak üzere, ‘İnsanlık İttifakı’ bu çirkin propagandaları boşa çıkaracak ve er geç hak yerini bulacaktır,” ifadelerini kullanarak, hem insani değerlere sahip çıkma hem de faşizan söylemlere karşı durma konusunda kararlılığını belirtti.
Ayrıca Yılmaz, Cumhurbaşkanı’na yönelik sözlerin ve eleştirilerin ardında yatan nedenin korku olduğunu öne sürdü. “Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik rahatsızlıkları ve hadsiz sözleri, hakikatin gür bir sesle ifade edilmesinden duydukları korkudan kaynaklanmaktadır,” diyerek, mevcut durumu eleştirdi. Bu ifadeleri, sadece bir siyasi duruş değil, aynı zamanda insanlık için daha adil bir düzen arayışının bir yansıması olarak görmek mümkün. Yılmaz, iki devletli bir çözüm esasına dayalı olarak Filistin halkının haklı mücadelesini ve insanlığın ortak değerlerini sonuna kadar savunma taahhüdünde bulundu.
Sonuç olarak, Yılmaz’ın yaptığı bu paylaşımlar, sosyal medyada ve uluslararası arenada gündem yaratacak türden bir eleştiri ve savunu içeriyor. Özellikle Filistin meselesi gibi hassas bir konu üzerinden yapılan bu açıklamalar, hem iç politikada hem de dış politikada yankı uyandırmayı hedefliyor. Yılmaz, geçmişteki sorunların üzerine gitmeden, bugünkü sorunları çözmeye yönelik politikalar geliştirmek gerektiğinin altını çizerken, toplumun çeşitli kesimlerine de çağrıda bulunarak, insanlık onurunun korunması gerektiğini öne sürüyor. Bu bağlamda, sosyal medya gibi platformların bu tür düşüncelerin yayılımında önemli bir rol oynadığı aşikar. Yılmaz’ın açıklamaları, Türkiye’nin uluslararası politikasında daha belirgin ve etkili bir duruş sergilemesini de beraberinde getirebilir.
