Filistin haber ajansı WAFA’nın bildirdiğine göre, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile Ramallah’ta önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmede Abbas, Gazze Şeridi’nde devam eden uluslararası krizi değerlendirdi. Abbas, “Uluslararası toplumun, Gazze Şeridi’nde halkımıza karşı yürütülen soykırımı durdurması için işgalci İsrail hükümetine ve destekçilerine baskı yapması gerekmektedir.” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, Filistin halkının maruz kaldığı durumu uluslararası mecralarda gündeme getirmeyi amaçlayan bir çağrıydı.
Abbas, sürdürülebilir bir ateşkesin önemine dikkat çekerek, insani yardım malzemelerinin Gazze’ye ulaştırılabilmesi için sınır kapılarının açılması gerektiğini vurguladı. Öte yandan, İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesini ve Gazze’nin yeniden inşası sürecinde Filistin yönetiminin bölgenin sorumluluğunu üstlenmesini talep etti. Bu durum, Gazze’deki insani krizin hafifletilmesi adına kritik bir adım olarak değerlendirildi.
İşgal altındaki Batı Şeria’da devam eden İsrail saldırılarına da dikkat çeken Abbas, özellikle Batı Şeria’nın kuzeyinde İsrail ordusunun altyapı ile evleri hedef alan, Filistinlileri göçe zorlayan saldırılarının durdurulması için uluslararası toplumun etkili bir şekilde müdahale etmesi gerektiğinin altını çizdi. Abbas, bu tür eylemlerin yalnızca Filistin halkının yaşamını zorlaştırmakla kalmayıp, aynı zamanda bölgedeki barış ve istikrarı da olumsuz etkilediğini ifade etti.
Filistin Devlet Başkanı, Filistin topraklarının gasbedilmesinin durdurulmasının elzem olduğunu vurguladı. Bunun yanı sıra, uluslararası hukuku ihlal eden Filistin vergi fonlarına el konulmasına da son verilmesi gerektiğini belirtti. Abbas’ın bu açıklamaları, Filistin devletinin haklarının uluslararası düzeyde korunması adına bir talep olarak ön plana çıkmıştır.
Bu görüşme, Filistin’in uluslararası destek arayışının güçlü bir örneğini teşkil ediyor. Abbas’ın Avrupa Birliği ile kurduğu iletişim kanalları, Filistin meselesinin dünya çapında daha görünür hale gelmesini ve yaşanan krizlerin uluslararası kamuoyunda tartışılmasını sağlamak amacıyla atılan bir adım olarak değerlendiriliyor. Abbas, uluslararası toplumun ortak bir duruş sergilemesi gerektiğini ve Filistin halkının insanlık onuruna uygun bir yaşam sürmesi için gereken adımların atılmasını zorunlu olduğunu savunuyor.