Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun tarafından yürütülen bir araştırma, bağırsak kanserlerinin dünya ve Türkiye’de en yaygın görülen kanser türlerinden biri olduğunu ortaya koymuştur. Kolorektal kanserlerin insidans ve mortalitesi, global ölçekte belirgin bir artış göstermektedir. Özellikle, 40 yaş altındaki bireylerde nadir görülen bu hastalığın, 40-50 yaş aralığında görülme sıklığının arttığı gözlemlenmektedir. Araştırma, Mass General Brigham’da yürütülen yeni bir çalışmanın, düzenli yoğurt tüketiminin bağırsak mikrobiyomundaki olumlu değişikliklerle kolorektal kansere karşı koruma sağlayabileceğini bulduğunu vurgulamaktadır.
Bu araştırmada, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki iki önemli prospektif kohort çalışmasına ait veriler kullanılmıştır. İlgili çalışmalarda, toplamda 100 bin‘den fazla kadın ile 51 bin erkek katılımcının on yılı aşkın bir süre boyunca takip edildiği bildirilmiştir. Toplanan verilere göre, haftada en az iki porsiyon yoğurt tüketiminin, kolorektal kanser insidansını daha düşük seviyelerde tuttuğu belirlenmiştir. Yoğurtta bulunan Bifidobacterium türü bakterisinin, bu etki üzerinde olumlu bir rol oynadığı sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda, yoğurdun sağlığa faydaları üzerine önemli bulgulara ulaşılmıştır.
Araştırma süreci hakkında şöyle açıklama yapılmıştır:
Çalışmada, katılımcıların sade ve aromalı yoğurt ile diğer süt ürünlerinin günlük ortalama tüketimi, yaşam tarzı faktörleri ve ilgili hastalık sonuçları hakkında düzenli anketler yoluyla bilgi toplanmıştır.
YÜZDE 20 DAHA DÜŞÜK RİSK
Araştırmacılar, uzun dönem yoğurt tüketimi ile kolorektal kanser görülme sıklığı arasında belirgin bir bağ kuramamışlardır. Ancak, Bifidobacterium bakterisinin tümörler üzerindeki olumlu etkilerini ve haftada iki veya daha fazla porsiyon yoğurt tüketen katılımcılarda tümör gelişim oranlarının yüzde 20 daha az olduğunu saptamışlardır.
Düzenli yoğurt tüketiminin, bağırsak mikrobiyomunda sağlıklı değişiklikler oluşturarak proksimal kolon kanseri riskini azaltabileceği ifade edilmesine rağmen, kesin sonuçlar elde edebilmek için daha fazla araştırma yapılması gerektiği de belirtilmiştir. Özellikle, temel bilimler ile toplum sağlığı üzerine odaklanan daha geniş kapsamlı çalışmaların gerektiği vurgulanmaktadır.
(İHA)