Yılmaz, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) ocak ayına ait Piyasa Katılımcıları Anketi’ne ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye’nin ekonomi programıyla ilgili dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Yılmaz, mevcut programın enflasyonla kararlı ve bütüncül politikalarla mücadele etmeyi hedeflediğini belirtti ve bu programın olumlu sonuçlar vermeye devam ettiğini vurguladı.
Bu bağlamda, Yılmaz, enflasyon konusunda beklenen iyileşmelerin, aynı zamanda programa duyulan güvenin de arttığını gösterdiğini ifade etti. Özellikle geçen yılın haziran ayında başlayan dezenflasyon sürecinin, bu yıl da devam edeceğini öngördüğünü belirtti. Yılmaz, “Programımız sonuçlandıkça, beklentilerdeki iyileşmenin güçlenmesini ve program hedeflerimizle daha uyumlu hale gelmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu. Bu ifadeleriyle, Yılmaz, Türkiye’nin ekonomik gidişatında olumlu bir tablo çizdi.
Ayrıca, Yılmaz, Türkiye’nin döviz rezervlerine de atıfta bulunarak, rezervlerin 160 milyar doların üzerinde olduğunu kaydetti. Bu durum, ülkenin finansal gücünün ve istikrarının bir göstergesi olarak değerlendirildi. Yılmaz, Türk Lirası’nın Koruma Mekanizması (KKM) uygulamaları doğrultusunda gerileme gösterdiğini ve cari açığın milli gelire oranının %1’in altında seyrettiğini açıkladı. Bu rakamlar, ülke ekonomisinin sağlıklı bir seyir izlediğine işaret ediyor.
Bütçe açığına da değinen Yılmaz, deprem harcamalarına rağmen bu açığın kontrol altında olduğunu belirtti. Bütçe disiplininin önemine dikkat çekmekle birlikte, enflasyon oranlarının gerilemesiyle birlikte dengeli bir büyüme sürecinin de devam ettiğini dile getirdi. Bu süreçte üretim, ihracat ve istihdam oranlarının artış gösterdiğine değinen Yılmaz, bunların Türkiye ekonomisi için son derece olumlu gelişmeler olduğunu ifade etti.
Sonuç olarak, Yılmaz, fiyat istikrarı ve finansal istikrarın sağlanması üzerine vurgu yaparak, sürdürülebilir büyüme ve kalıcı sosyal refah için çalışmaya devam edeceklerini belirtti. Bu açıklamalar, yatırımcılar ve ekonomistler arasında olumlu bir hava yaratmakta, Türkiye’nin gelecekteki ekonomik projeksiyonları konusunda güven tesis etmektedir. Ayrıca, mali istikrarın sağlanması, ülkenin uzun vadeli büyüme hedeflerini gerçekleştirmesi açısından kritik bir öneme sahip.