ABD ordusu, Yemen’de İran destekli Husi milislerine karşı bir operasyon düzenleyerek, bölgedeki askeri faaliyetlerini sürdürüyor. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), bu operasyonun Yemen’in başkenti Sana’da Husilere ait bir füze deposu ve komuta merkezine yönelik hava saldırılarını kapsadığını duyurdu. Bu faaliyetlerin, Husi unsurlarının bölgedeki tehditlerini azaltmaya yönelik stratejik adımlar olduğu belirtiliyor.
Açıklamada ayrıca, CENTCOM kuvvetlerinin Kızıldeniz’de Husilere ait birçok tek yönlü saldırı dronunu (OWA UAV) ve bir gemisavar seyir füzesini (ASCM) düşürdüğüne dair bilgiler yer aldı. Bu operasyonda, F/A-18 savaş uçakları gibi ABD Hava Kuvvetleri unsurları ile ABD Deniz Kuvvetleri’nin de aktif rol oynadığı vurgulandı. Bu durum, ABD’nin bölgedeki askeri varlığının ve etkisinin sürdüğünü gösteriyor.
Husilerin son dönemde gerçekleştirdiği, Güney Kızıldeniz, Bab el-Mendeb ve Aden Körfezi’ndeki ABD gemilerine yönelik saldırı girişimleriyle ilgili olarak, CENTCOM’un bunları etkisiz hale getirmek için planlı operasyonlar gerçekleştirdiği hatırlatıldı. Bu tür saldırılar, uluslararası deniz taşımacılığını tehdit eden önemli bir durum yaratmakta ve bölgedeki güvenlik dinamiklerini etkilemektedir.
CENTCOM, gerçekleştirdiği son hava saldırısının, ABD ve koalisyon personelinin yanı sıra bölgesel ortakların ve uluslararası deniz taşımacılığının korunmasına yönelik kararlılığını yansıttığını belirtti. Bu açıklama, ABD’nin Yemen’deki iç savaşa ve Husi tehditlerine karşı olan tutumunu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Uzun yıllardır devam eden Yemen iç savaşı, bölgeyi istikrarsızlaştıran pek çok faktörü barındırmakta ve uluslararası güvenliği tehdit etmektedir.
ABD’nin düzenlediği bu tür hava saldırıları, hem Husilerin askeri kapasitelerini zayıflatmayı hem de bölgedeki müttefik ülkelerin güvenliğini sağlamayı hedefliyor. Husi milisleri, İran’ın desteklediği bir grup olarak, özellikle Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleri için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu saldırılar, Yemen’in mevcut insani krizini daha da derinleştirirken, uluslararası toplumun bu duruma ne şekilde yanıt vereceği de merak konusudur.
Bölgede süregelen çatışmalar, hem yerel halkın yaşam koşullarını olumsuz etkilemekte hem de uluslararası ilişkilerin dinamiklerini değiştirmektedir. ABD’nin askeri müdahaleleri, her ne kadar belirli bir stratejiyi temsil etse de, uzun vadede barışı sağlamak açısından ne kadar etkili olacağı tartışma konusu olmaya devam ediyor.