Kentte, ismi açıklanmayan 26 yaşında bir kadın hasta, depresyon tanısı ile yakınları tarafından Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’ne getirildi. Bilinci kapalı olan ve durumunun ağırlaştığı ifade edilen hasta için hastanede görevli doktorlar hemen seferber oldu. OMÜ Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü İç Hastalıkları Anabilim Dalından Dr. Öğretim Üyesi Özgür Kılıç, hastanın 56 günden sonra EKT (Elektrokonvülsif Terapi) tedavisi ile uyandığını belirtti. Dr. Kılıç, “Bize sevk edildiğinde yoğun bakımda izlemeye başladık. Hasta, gözlerini açmıyor, ağrılı uyaranlara dahi yanıt vermiyor, adeta kaskatı kesilmiş şekilde yatıyordu.” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Hasta üzerinde yapılan tüm nörolojik, metabolik, enfeksiyöz, toksik ve endokrin tetkiklerinin normal olduğunu belirten Dr. Kılıç, “Sayısız olasılığı dışladık ama hala bir neden bulamamıştık. Organik bir bozukluk görünmüyordu. Buna rağmen hasta adeta donmuş gibiydi.” diyerek durumun ciddiyetini vurguladı. Bu aşamada, durumun psikiyatrik kökenli olabileceği düşünülerek hastanın psikiyatri, nöroloji ve yoğun bakım uzmanlarının yer aldığı bir konseyde değerlendirilmesine karar verildi.
Tüm bulguların birlikte gözden geçirildiği konseyde, bu durumun katatoni olabileceğine karar verildi. Dr. Kılıç, hastanın uyandırılma sürecini anlatırken, “Bilinci kapalı şekilde getirilmişti. O ana kadar bilinen başka bir hastalığı yoktu. Ancak bu kez tablo çok daha ağırdı. Sayısız tetkik yapılmış ama neden uyanmadığı, gözlerini açmadığı, konuşmadığı bir türlü anlaşılamamıştı. Biz de hastanın hiçbir müdahaleye tepki vermemesi üzerine konsey ile toplanıp katatoni tanısı koyduk.” ifadesini kullandı.
Katatoni tablosunun, bazı ağır psikiyatrik hastalıklarda görülebileceğini ve kişinin konuşmadığı, hareket etmediği bir durum olduğunu dile getiren Dr. Kılıç, “Bu durum, özellikle ağır depresyonlarda ortaya çıkabilir. Dışarıdan bakıldığında bilinci kapalı gibi görünür ama aslında içeride bir tür donma hali yaşanır. Literatürde bu kadar uzun süren katatoni vakaları bildirilmiştir. Ancak bu kadar ağır ve tedavinin geciktiği olgular oldukça nadirdir.” şeklinde devam etti.
Doktor, bu tabloya zamanında müdahale ettiklerini belirterek, EKT tedavisine başlamanın ve hastanın 56’ncı günün sabahında, 5’inci seansın ardından gözlerini açmasının büyük bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. “Hastanın gözlerini açıp bize bakması, yemek yemesi, o anı tarif etmek gerçekten zor. Bu vaka, depresyonun yalnızca bir üzüntü hali olmadığını, kimi zaman insanı tamamen susturup hayattan alıkoyabilecek kadar derin bir etki yaratabileceğini göstermektedir.” açıklamasında bulundu.
Dr. Kılıç, bu olayın yalnızca tıbbi bir başarı değil, aynı zamanda insani bir umut hikayesi olduğunu ve bilimin, ekip çalışmasının ve sabrın zaferi olduğunu ifade etti.
